Oku! Vasıfsız ve boş insanlardan uzak durmak.


OKU!

Yaratan Rabbinin adı ile oku! Oku! Rabbin en büyük cömertliğin sahibidir. O, kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti. (Alak Suresi)


Bu “okuma”nın ilk ve en mühim adımı Rabbin ayetlerini okumaktır. Zamanla bilirsiniz ki bu evrende Rabbin ayeti olmayan hiçbir varlık yoktur ve okumamız gereken ilk ayet “insan”ın kendisidir.


"İnsan”ı okuma konusunda bize rehberlik eden ilk ayetlerden öğrendiğimize göre: "İş, sanıldığı gibi değil! İnsan gerçekten azar: Kendisini yeterli gördüğü için. (Alak 6-7)


Bununla bilirsiniz ki bu yolun sizden daha en başta istediği şey ayetler karşısında mutlak tevazudur.


Bu ayetler sadece kendimiz hakkında değil; bazı insan tipleri hakkında da uyarır bizi daha yolun başındayken. Bunlarla ilişkinin selam alıp vermekten ileri gitmemesini açık ve etkili bir dille yasaklar: "Kuşkusuz Rabb'in, kimin Kendi yolundan saptığını çok iyi bilir; doğru yolda olanları da en iyi O bilir. Yalanlayanlara uyma! Çünkü onlar isterler ki, sen yağcılık yapasın, onlar da sana yağcılık yapsınlar. Şunların hiçbirine uyma: yemin edip duran, aşağılık, devamlı kusur arayıp laf taşıyan iftiracılara, sürekli iyi şeyleri engelleyip haddi aşan günahkârlara, tutucu cahile, kötü karakterli kimselere; malı ve çocukları var diye sakın onlarla oturup kalkma, onlara uyma!" (Kalem Suresi 7-14)


Bunlara uyma, bunlarla oturup kalkma ve peşlerinden gitme konusunda bir takım sosyal gerekçelere (hatta zorunluluklara) dayalı mazeretler üretebileceğimizi de bilen Rabbimiz hemen arkasından o yolu da kapatır: “mal ve hanedan (nüfuz) sahibi olduğu için sakın onlara uymaya, onlarla oturmaya kalkma” (Kalem 14)


Şeytanın diğer bir oyunu ise, "Ben mesafemi korurum, onlar benim kişiliğime, karakterime zarar veremezler. Ben sadece vakit geçiriyorum. Yahut, ben onlarla oturup kalkmazsam beni yanlış anlarlar bana kızarlar ne de olsa yakınımdaki insanlar diyerek insanın kendi kendini kandırmasıdır. İnsan zaaf sahibi aciz ve güçsüz yaratılmıştır. İnsan her ne kadar kendine güvense de, Rabbimiz, bizim bilinçaltımızı, duygularımızı en iyi bilen olduğu için onlarla oturup kalkmayı, muhatap olmayı kesinlikle yasaklamıştır. (Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. İsra 54). En doğrusunu Allah bilir. Bize de, Rabbimizin sözüne boyun eğmek düşer. 


- Musa: “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” demişti. (Bakara 67)


- Cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği kavramış bir toplum için, Allah'tan daha iyi hüküm veren kim olabilir? (Maide 50)


Şunu unutmamalı: Cahiliye bir zaman dilimi değil, bir zihniyet meselesidir. Bir yerde İslam varsa, mutlaka karşısında cahiliye vardır. Yasalarını Allah’tan almayan, hayatı Ayetlerin ölçüleriyle yaşamayan, bilgisi ayetlerr dayanmayan her insan/toplum cahil ehlidir. 


- Eğer Allah dileseydi, elbette onları doğru yol üzerinde toplardı. O halde sakın cahillerden olma! (Enam 35)


-Sen, affetme yolunu tut/tedbirini al! Uygun olanı emret, cahillerden yüz çevir! (Araf 199)


-Onlar, cehalet içinde ne yaptığını bilmeyenlerdir. (Zariyat 11)


Boş sözleri işittiklerinde ondan yüz çevirirler ve "Bizim işimiz bize, sizin işiniz size. Size selam olsun. Biz cahillerle muhatap olmayız" derler. (Kasas 55)


Rahman'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, "selam!" der geçerler.
 (Furkan 63)



Çoğunluk ve çevre aldatmasın!


Rabbimiz Kitab’ın birçok ayetinde çoğunluğu kötülemiş, çoğunluğun müşrik olduğunu (30/Rûm, 42), saptıklarını (37/Saffât, 71), onlara uyanları saptırdıklarını (6/En’âm, 116), akletmediklerini (5/Mâide, 103), cahil olduklarını (6/En’âm, 111), şükretmediklerini (2/Bakara, 243), imana yanaşmadıklarını (13/Ra’d, 1), fasıklığı seçtiklerini (3/Âl-i İmran, 110), gerçeklerden hoşlanmadıklarını (23/Mü’minûn, 70)... belirtmiştir. Buna karşılık, peygamberlerin davetine uyanların azınlıkta kalanlar olduğunu defaatle vurgulamıştır. (2/Bakara, 249; 10/Yûnus, 83; 11/Hûd, 40; 38/Sâd, 24) 

Yorumlar

Popüler Yayınlar